İtalyan profesör Paulo Di Trapani, güneşli ve mavi, gerçek hissi uyandıran yapay bir gökyüzü yarattı.
Eğer gelecek bir kaç hafta içinde fırsatınız olabilirse Londra’da Ideaworks’ün showroom’unu ziyaret etmelisiniz. Eğer ziyaret edebilirseniz ev aydınlatmaları tasarım firması olan Ideaworks’ün bodrum katında bugüne kadar görmüş olabileceğiniz en dudak uçuklatan “aydınlatma teknolojilerinden” birine şahit olacaksınız.
Fotoğraflara baktığınızda bir ürünün güneşli gökyüzünü taklit ettiği hissine kapılabilirsiniz. Ancak kişisel olarak, yani gözlerinizle yakından gördüğünüzde bu optik mühendisliğin başarısını takdir ediyorsunuz. Profesör Trapani, yapay gökyüzünün ağzının bodrumun tavanındaki bir metre derinliğinde olan cumbaya açıldığını söylüyor. Ancak ona bakan birinde sanki atmosferin sonsuz maviliğini görüyormuş etkisi uyandırıyor. Bir tarafta durduğunuzda ve bu cumbaya 45 derecelik bir açıyla gözlerinizi dikerek baktığınızda bu kez güneş görünüyor ve arkanızdan parlıyor.
Laboratuvarda ışık
Como’daki Insubria Üniversitesi’nde Profesör ve Lazer Fizisyeni olan Trapani, daha önce ticari olarak güneş ışığını taklit eden bir teknoloji kullanma riskine girilmediğini de ürünüyle ortaya çıkartmış oluyor. Bu çalışma aslında onun obsesif bir şekilde laboratuvar koşulları altında bu doğal fenomeni kopyalayabilme takıntısının sonucu olarak ortaya çıktı.
Di Trapani konuyla ilgili şöyle konuşuyor: “Bu 15 yıl önce tesadüfü bir şekilde başladı. Aydınlatma fenomeniyle ilgili bir sunum yapacaktım. Sunum için Astronot Marcel Minneart’ın Light and Colour in the Outdoors isimli kitabını okudum. Kitap bu atmosferik fenomeni tanımlıyordu. Derste gerçekleştireceğim sunum öncesinde kitapta bahsedilen tuhaf şeyleri fotoğraflayabilmek için haftalar harcadım. Ancak anlatılan hiçbir şeyi fotoğraflayamadığım için hayal kırıklığına uğramıştım. Bu yüzden ders günü yaklaştığında laboratuvarda doğayı tekrar yaratmaya karar verdim. Bu o kadar da kolay değildi fakat bir sürü çalışmadan sonra her doğal fenomeni yeniden yaratmayı başardım.”
Di Trapani bu fenomenlerin bazılarının bizim düşündüğümüz aksine çalıştığını iddia ediyor. Gölgesinin yeşilden çok mavi olduğunu anlatmak için beyaz bir duvarın önünde ellerini tutuşturuyor. Bu şekilde ayrıca gökkuşaklarında kırmızı çizginin altında parlayan renk kırılmalarının nasıl olduğunu da anlatmaya çalışıyor.
Bilim adamı ve mucit olmasının yanında bir sanatçı olduğunu da güçlü bir şekilde hissettiren Trapani, gün ışığını kopyalayan cihazlarından bazılarını, Van Gogh gibi empresyonist sanatçıların çalışmalarının yanında, Litvanya’da artık kullanılmayan bir tren istasyonundaki sergide gösterime sunmuş. Bu süreçte, sanatçıların canlı renklerdeki resimlerinde yer alan bazı “acı renklerin” aslında doğal ışığın resme işlemesinin bir sonucu olduğunu da kanıtlayabilmiş. Trapani: “Deneylerimi bitirip pencere dışına baktığımda bugüne kadar kör olduğumu fark ettim ve bu yüzden ışığı düzgün bir şekilde görebilmek için kendimi eğitmeliydim. Bu serginin de amacı insanlara sanat ve ışığı yeni bir yolla görebilmeleri için bir fırsat oluşturmasıydı” diye konuşuyor.
Ticarileştirme
Coelux’ün gökyüzü, Di Trapani’nin deneylerinin en geliştirilmiş hali olarak tanımlanabilir. Trapani, Litvanya’daki sergide gökyüzünü taklit edebilmek için çok küçük partikülleri ve devasa su havuzlarını kullandı. Önemli bir EU bağışı sayesinde suyla çalışmasını bırakabildi ve onun yerine sıkıştırılmış katı bir gökyüzü optiği geliştirdi. Londra’da bu versiyonla gösterime sunduğu çalışmasındaki bir metre derinliğinde yapay tavan; 3.5 metreye 2.4 metre ölçülerindeydi. Trapani, farklı hacimlerle başka çözümlerin de çok yakında Coelux’ün web sitesinde duyurulacağını, bunun çok daha büyük oranda potansiyel uygulamalara ve ticari fırsatlara açılım sağlayacağını söylüyor.Gökyüzü ışığının nasıl çalıştığına dair Trapani ağzını oldukça sıkı tutuyor. Ancak ürününün “optiğinin” beynimizdeki optik derinlik illüzyonunu nasıl yarattığını anlatıyor. Trapani: “Birkaç santimetre içine 10 kilometreyi sıkıştırıyor.” diye konuşuyor.
Di Trapani’nin Amerikan Patent Ofisi’nden aldığı patent, şeffaf nano-partiküllerin gömüldüğü transparan bir katı matriks barındıran, optik bir gökyüzü-güneş yayıcısının olduğunu açıklıyor. Daha basit bir yolla açıklamak gerekirse; difüzördeki nano-partiküller gökyüzünün mavi görünmesini sağlayan Rayleigh sıçraması sürecini yeniden yaratmak için atmosferdeki koşulları taklit ediyorlar.
Güneşi yaratmak
Trapani kendisinin ve ekibinin “güneşi yaratmak” konusunda LED teknolojisini kullanmaktan, güneşin ısı tayfını, gücünü, parlaklığını yeniden yaratmaya kadar, bu önemli meydan okumayı nasıl yaptıklarını şöyle anlatıyor: “Bizler sahne ışığı kullanmak istemedik. Çünkü hem çok pahalı hem de çok enerji tüketiyor. Güneşteki 150 milyon kilometrelik mesafeyi bir metreye sıkıştıran optikler geliştirdik. İhtiyacınız olan gölgeyi yaratmak oldukça kompakt bir kaynak bu yüzden tüm güç son derece konsantre olmalıydı. Aydınlık, parlaklık da çok yüksek olmalıydı ve bu herhangi bir rafta bulabileceğiniz geleneksel aydınlatma kaynağı değildi.”
LED bir güneşin etkisini ya da gökyüzünün fiyatını sormak saygısızlık gibi görünse de Trapani zaten bu soruya direkt bir cevap vermekten kaçınıyor. Di Trapani şöyle devam ediyor: “Bunun yeni bir teknoloji olduğunu biliyorsunuz. Üründen örneğin bir daire için sadece 1 tane ya da havaalanları için 100 tane ısmarladığınıza göre değişir. Siz bunu bir lambayla kıyaslayabilirsiniz fakat bu teknoloji mimari bir cihaz ve çok kompleks bir sistem.”
Cevaplar ne olursa olsun, fiyat konusu müşterileri caydıracakmış gibi görünmüyor. Ideawork’ün showroom’unda ürünün gösterime sunulması elbette bir tesadüf değil. Bu özel elektronik tasarım ve enstelasyon şirketi, süper yat ve uç nokta rezidanslar üzerine uzmanlaşmış. Profesör Trapani, şu ana kadar ürünle ilgili soruların %60’ının rezidans pazarından ve Ideawork’ün teknik ışık tasarımcısı olan James Siddle’dan geldiğini söylüyor. James Siddle: “Rezidans müşterilerimizin çoğu aşağılara doğru inşaatlar yapma eğilimindeler. Bu yüzden doğal ışık alabilme konusunda güçlük yaşıyorlar. O nedenle bu tip uygulamalar içinde bu ürün mükemmel bir seçenek olacaktır.” diye konuşuyor.
Siddle bütçe meselesinin daha az önemli olduğu özellikle Orta Doğu’daki hastaneler için bir ürün pazarı hayal ediyor. Siddle: “Ürünün konumlanma alanı oldukça büyük. Coelux bunun devasa olduğunu kabul ediyor. Bu yüzden mimariyi bunun etrafında tasarlamalısınız. Tasarımcıların ürünü gördüklerinde bu fedakarlığı yapacaklarına inanıyoruz.” diyor.
Aydınlatma kapsamı ve hedef pazara rağmen Trapani, çalışmasının bir aydınlatma ürünü olmadığını söylüyor. Trapani bu konuda şunları ifade ediyor: “ Ben bu cihazı alan yaratan bir cihaz olarak görmeyi tercih ediyorum. Beyniniz umutsuzca sonsuz bir alan ister. Bizler dış dünya için yaratılmışızdır. Birkaç yüzyılımızı dışarıda yaşayarak geçirmiş varlıklarız ve şu anda aradığımız alanın, o boşluğun yokluğunun acısını çekiyoruz.”
Haber kaynağı: http://www.lighting.co.uk/hardware/coelux-inventor-brings-blue-skies-indoors/8669324.article