Metin: Aurelien David, Soraa
Son yazımda çok yüksek sadakate sahip bir kaynağı nasıl tasarladığımıza değindikten sonra, şimdi “Renk Geliştirme (Color Enhancing)” adı altında bir diğer aydınlatma kaynağı sınıfını daha ayrıntılı olarak tartışmak istiyorum.
Önce bu kavramla ilgili bazı genel değerlendirmeler yapıp bir sonraki yazımda Soraa ürünlerinin bu geliştirme deneyimini benzersiz bir biçimde nasıl sunduğunu anlatacağım.
Başlamak için birkaç hafta önce yayınladığım bir görsele yeniden bakalım: Rf-Rg şeması örneği.
Artık biliyoruz: Rf renk sadakatini tanımlar; bir başka deyişle renklerin, doğal renkler gibi olup olmadığını. Diğer yandan Rg, renklerin ortalamada az doymuş (düşük dizi) veya çok doymuş (yüksek dizi) olmasını tanımlar. Ve elbette Rf ile Rg arasında bir ödünleşim (trade-off) bulunur: Eğer verili bir rengi çok doymuş hale getiren (yani Rg yüksek) bir aydınlatma kaynağı yapmaya karar verirsek, buna denk gelen renk sapması Rf’yi de düşürür.
Bütün bunlar çok teorik gelebilir, o yüzden bunları görselleştirelim.
Aşağıdaki şekilde üç aydınlatma kaynağını karşılaştırıyoruz. Ortadaki kaynak çok yüksek Rf’ye sahip (>90) ve bu nedenle az bir renk sapmasına neden oluyor: Dolayısıyla, TM-30 ikonları çok kısa oklarla gösteriliyor (hatırlayın –bu oklar renklerin nasıl ve nerede saptırıldığını gösterir). Sağdaki kaynak, yeşil ve kırmızı renkleri daha doymuş hale getiriyor. Bu durum hem resimde hem de TM-30 renk ikonunda (okları dış tarafa, “daha fazla doymuşluğa dönük) görülebilir; bunun dizi endeksi Rg artıyor, ancak sadakat endeksi Rf renk sapmasına bağlı olarak azalıyor. Bunun aksine, soldaki kaynak, yeşillerin ve kırmızıların doymuşluğunu azaltıyor ve düşük Rf ve Rg değerlerine sahip.
Şimdi resimlere bakın ve kendinize şunu sorun: Hangilerini tercih edersiniz? Yan yana bilimsel çalışmada bu tip bir soru sorulduğunda, pek çok katılımcı soldaki kaynağa en az ve sağdaki kaynağa en çok puan verecektir. Bir başka deyişle, en çok “tercih edilen” kaynak, en yüksek Rf değerine sahip olan değil, en yüksek Rg değerine sahip olandır. Dolayısıyla geliştirme kelimesinin kullanımı Rg değeri 100’den büyük kaynaklar için.
Bu renk geliştirici kaynakları ne zaman kullanmalıyız? Bu, basit bir cevabı olmayan, şaşırtmalı bir soru.
Öncelikle şunu anlamamız gerekir ki yan yana bir deneyde bir şey sadece “tercih edildi” diye, bu, onu daha iyi yapmaz. Burada değerli bir meslektaşımın bir analojisini kullanacağım: Her şeyiyle aynı, ancak biri daha tuzlu iki kap yemek önümüze sunulduğunda, çoğu kişi daha tuzlu olanı tercih eder. Ancak elbette bundan, yemeklere daha fazla tuz koymanın her zaman daha iyi olduğu sonucunu çıkaramayız!
Aksine, yemeklerimizi tatlandırırken dikkatle davranmalıyız –aynısı renkler için de geçerli. Bazı durumlarda renk sadakati çok daha fazla tercih edilir –örneğin, bir ürün satmak ve onu doğal ışık altında göründüğü gibi sergilemek istiyorsak (gıda, giysi, makyaj… gibi ürünleri düşünün).
Başka durumlarda ise renk geliştirme daha uygun olabilir –yemek renklerinin koyu ve güzel görünmesi gereken bir restoran ya da tenleri daha güneş yanığı gösteren sıcak aydınlatmalı bir bar düşünün…
Kısacası, cevap büyük ölçüde uygulamada gizlidir –ve aynı zamanda aydınlatma kullanıcısının sanatsal zevkinde.
Burada şunu da belirtmeliyim ki renk geliştirme kavramı ve renk dizisi metrikleri yeni değildir ve TM-30 çalışmasından onlarca yıl öncesinden beri vardır. Ancak TM-30’dan alınan hassas yönlendiricilik uygulamalar için özellikle güçlü bir kavrayış sağlar.
Renk geliştirmenin temellerini anladığımıza göre bir sonraki soru şudur: Pratikte iyi bir renk geliştirici kaynağı nasıl tasarlarız? Buna da bir sonraki yazıda değineceğiz.